"10. Yargı Paketi"ne ilişkin detaylar açıklandı! Denetimli serbestlikte yeni düzenlemeler hayata geçirildi
Yayın Tarihi: 25 Haziran 2025 Çarşamba 16:27:00
Güncelleme Tarihi: 25 Haziran 2025 Çarşamba 16:27:00
Adalet Bakanı Tunç, TBMM'de kabul edilerek yasalaşan 10. Yargı Paketi'ne ilişkin detayları paylaştı. Bakan Tunç, denetimli serbestliğin "cezasızlık" değil, aksine kişinin toplumla uyum içinde yaşamaya devam etmesini amaçlayan etkin bir infaz yöntemi olduğunu belirterek, "Yeni düzenlemeyle 2 yıl ceza alan, koşullu salıverme tarihine kadarki sürenin 10'da 1'i dediğimiz, yani en az 36 gününü cezaevinde geçirmek durumunda kalacak." dedi. İşte detaylar...

AA
Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğünce (CTE) Ulucanlar Cezaevi Müzesi'nde düzenlenen Denetimli Serbestlik Sistemi Değerlendirme Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, toplantıda denetimli serbestlik sisteminin gelişimini gözden geçirerek geleceğe yönelik adımları planlayacaklarını ve daha güçlü bir sistem inşa etmek için yol haritası oluşturacaklarını söyledi.
Adaletin amacının insan onurunu, haklarını korumak olduğunu vurgulayan Tunç, toplumsal barışın teminatının adalet olduğunun altını çizdi.
Tunç, ıslah ve kişileri topluma yeniden kazandırma anlayışının sahadaki en önemli yansımalarından birinin denetimli serbestlik sistemi olduğuna işaret ederek, "Denetimli serbestlik, yalnızca bir infaz şekli değil, aynı zamanda insanı merkeze alan bir adalet felsefesinin yaşayan yüzü. Çünkü, adaletin değeri, yalnızca verilen cezanın ağırlığıyla değil, o cezanın ne ölçüde hak ve insan onuruna uygun şekilde uygulanabildiğiyle ortaya çıkar." diye konuştu.
Adaleti yalnızca cezalandırma olarak değil, hatadan dönmeyi mümkün kılan, kişileri topluma yeniden kazandırmayı hedefleyen bir anlayışın mensupları olduklarını dile getiren Tunç, şöyle devam etti:
"Denetimli serbestlik, suçla yüzleşmiş kişilerin toplumla yeniden buluşmasını mümkün kılan bir köprüdür. Kopmuş bağları onaran, kırılmış umutları yeşerten ve kaybolmuş yönleri yeniden ortaya çıkaran bir toplumsal rehabilitasyon hamlesidir. Her kişiyi bir potansiyel olarak gören, her hatayı arınma fırsatı sayan yüksek adalet tasavvurunun tezahürüdür. Denetimli serbestlik sistemi, suç işleyen her bireyi mutlak kötülüğün temsilcisi olarak damgalamaz. Aksine, onun içinde hala bir insan, hala bir umut ve hala bir değişim ihtimali gören kapsamlı bir yaklaşımı temsil eder. Bu sistem, suça karışmış bireyi toplumsal dışlanmanın girdabına bırakmak yerine, yeniden kazanım zemini sunar."
Tunç, denetimli serbestliğin "cezasızlık" değil, aksine kişinin toplumla uyum içinde yaşamaya devam etmesini amaçlayan etkin bir infaz yöntemi olduğunu belirterek, şunları kaydetti:
"20 yılda 5,6 milyon yükümlüye dokunan bu sistemin etkinliğini yalnızca rakamlarla değil, umuda kavuşmuş hayatlarla, onarılan aile bağlarıyla ve topluma yeniden kazandırılan bireylerle ölçüyoruz. Denetimli serbestlik sistemiyle 2005'ten bugüne kadar 8 milyon 464 bin karar infaz edilmiş, 3 milyon 628 bin iyileştirme faaliyeti yürütülmüş, 1 milyon 478 bin bağımlılıkla mücadeleye yönelik çalışmalar gerçekleştirilmiş, 1 milyon 449 bin yükümlü kamuya yararlı işlerde görevlendirilmiş, 74 bin yükümlüye ayni ve nakdi yardım sağlanmış, 71 bin yükümlü elektronik izleme sistemiyle takip edilmiş, çevreci faaliyetlerle 2 milyon 400 bin fidan toprakla buluşmuş."
"CEZASIZLIK ALGISINI ORTADAN KALDIRAN ÖNEMLİ DÜZENLEME YÜRÜRLÜĞE GİRDİ"
TBMM'de kabul edilerek yasalaşan 10. Yargı Paketi'yle denetimli serbestlikle ilgili önemli düzenlemelerin hayata geçirildiğini vurgulayan Tunç, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Değişiklikle aldıkları cezanın koşullu salıverme tarihine kadarki sürenin en az 10'da 1'ini ceza infaz kurumunda geçirme mecburiyeti getirildi. Daha öncesinde hepinizin bildiği gibi 2 yılın altındaki suçlar bakımından 1 yıl koşullu salıverme, 1 yıl da maktu denetimli serbestlik süresi nedeniyle 2 yılın altındaki cezalarda, cezaevinde bulunmama durumu toplumda cezasızlık algısına neden olduğunu hepimiz biliyoruz. 'Suç işledi yanına kar kaldı...' Karşılıklı olarak tartışmalara neden olan, basit suç olarak görülen ancak 2 yıla kadar olan ama toplumda birtakım huzursuzluklara neden olan bu konunun çözümüyle ilgili olarak Meclisimize sunduğumuz taslak kabul edildi.
Bu anlamda artık yeni düzenlemeyle 2 yıl ceza alan, koşullu salıverme tarihine kadarki sürenin 10'da 1'i dediğimiz, yani en az 36 gününü cezaevinde geçirmek durumunda kalacak. Hiç cezaevine girmiyordu, 36 gün cezaevinde kalma durumu olacak. Bir yıl ceza almışsa 18 gün cezaevinde kalma durumu olacak. Yine 6 ay ceza almışsa en az 9 gün cezaevini görecek. Dolayısıyla, bu da toplumda cezasızlık algısını, denetimli serbestlikten kaynaklanan o 1 yıllık otomatik uygulanan süre nedeniyle toplumdaki eleştirileri ortadan kaldırmaya yönelik önemli bir düzenleme yürürlüğe girmiş oldu."
"ÇEŞİTLİ KURUMLARLA, KURULUŞLARLA, STK'LERLE ÖNEMLİ İŞBİRLİKLERİ GERÇEKLEŞTİRİYORUZ"
CTE Genel Müdürü Enis Yavuz Yıldırım da denetimli serbestlik çatısı altında yürüttükleri "kamu yararına çalışma tedbiri" kapsamında çok sayıda kurumun ihtiyaçları giderilirken, bir yandan da yükümlülerin takım çalışması, sorumluluk ve paylaşma gibi duyguları güçlendirerek onların sosyal hayata hazırlanmalarını temin ettiklerini söyledi.
Cezanın infazı konusunun ağır ve kapsamlı bir sorumluluk olduğunu ifade eden Yıldırım, "Cezanın infazı, tutuklu ve hükümlülerin iyileştirilmesi, sosyal hayata kazandırılması meselesi diğer tüm kurum ve kuruluşların paydaş olması, STK'lerin, toplumun bütününün içerisinde yer alması gereken ağır ve büyük bir sorumluluk alanını ifade ediyor. Bu alanda akademisyenlerin desteğine özellikle vurgu yapmak gerekiyor. Bu anlayış içerisinde denetimli serbestlik alanında da çeşitli kurumlarla, kuruluşlarla, STK'lerle önemli işbirlikleri gerçekleştiriyoruz." diye konuştu.