"Bir Şiir Bir Hayat Canım İstanbul" sergisi ziyarete açıldı!

Yayın Tarihi: 25 Mayıs 2025 Pazar 14:31:00

Güncelleme Tarihi: 25 Mayıs 2025 Pazar 14:31:00

Necip Fazıl Kısakürek Kültür ve Araştırma Vakfı (NFKKAV) tarafından hayata geçirilen ve her yıl büyük ilgi gören "Bir Şiir Bir Hayat" serisinin dördüncü sergisi "Canım İstanbul" ziyarete açıldı.

Atatürk Kültür Merkezi Galeri'de sanatseverlerin beğenisine sunulan sergi, Necip Fazıl Kısakürek'in "Canım İstanbul" şiiri üzerinden İstanbul'un geçmişi, bugünü ve değişmeyen ruhunu nostaljik bir İstanbul tramvayı eşliğinde dijital bir yolculukla anlatıyor.

NFKKAV Yönetim Kurulu Başkanı ve serginin küratörü Şeyma Kısakürek Sönmezocak, yaptığı açıklamada, sergi serisine başlarken Necip Fazıl Kısakürek'in hayatıyla eserleri arasında bir bağ kurma fikriyle yola çıktıklarını söyledi.

"ÜSTADI ANLAMAYA ÇALIŞIYORSAK İSTANBUL'A DOKUNMADAN OLMAYACAKTI"

Sönmezocak, serinin Necip Fazıl Kısakürek'in en bilinen şiirlerinden "Çile", "Zindandan Mehmed'e Mektup" ve "Sakarya Türküsü"nden sonra "Canım İstanbul" ile devam ettiğine dikkati çekerek, şunları kaydetti:

"İstanbul fiziki olarak da üstadın hayatının tamamına damga vurmuş bir şehir. Üstadın İstanbul ile bir aşkı söz konusu. Tabii İstanbul olduğu için daha fazla dijitaldeyiz bu sefer. Türkiye'de bir ilki gerçekleştirdik üstatla yapay zeka üzerinden bir sohbet alanı sunduk ziyaretçilerimize. İstanbul'a dair, üstada dair ne merak ediyorsa hepsini sorabilirler. O cevabı da alırlar. Biz denedik çok keyifli oluyor sohbet etmek.

Üstadın doğumu İstanbul, vefatı İstanbul. 'Tam 30 yıl, saatim işlemiş ben durmuşum, gökyüzünden habersiz, uçurtma uçurmuşum' dediği yer Beyoğlu, Efendi Hazretleri ile tanışması, Babıali, Heybeliada var. Çengelköy'de doğuyor, evleniyor, Vaniköy'de oturuyor. Amcam (Mehmet Kısakürek) sohbetlerimizde anlatırdı. Modadan denize girmeye başlıyorlar. Çamlıca'da ata biniyorlar. Dolu dolu bir İstanbul var hayatlarında. Üstadın hayatını anlamaya çalışıyorsak İstanbul'a dokunmadan olmayacaktı."

Sönmezocak, Mehmet Kısakürek'in 2005'te Necip Fazıl Kısakürek'in İstanbul'a dair yazılarıyla şiirlerini "İstanbul'a Hasret" adlı kitapta derlediğine işaret ederek, "Dolayısıyla bu sergide amcama da bir hatıra köşesi yapmak istedik. Amcama ait eşyalar da sergide yer alıyor. Defteri, ayakkabıları var. Dedemin at kamçısı var. Daha önce sergilenmemiş mektuplar var. İstanbul üzerine çok güzel bir çalışma oldu." diye konuştu.

Sönmezocak, sergide teknolojiyi kullanarak Necip Fazıl Kısakürek'in ve oğlu Mehmet Kısakürek'in yaşadığı anıları seslendirdiği bir alan hazırladıklarını belirterek, serginin Mehmet Kısakürek için de bir vefa sergisi olma niteliği taşıdığını ifade etti.

"AYASOFYA'NIN AÇILMASI İSTANBUL'UN, BİR MÜSLÜMAN VE TÜRK ŞEHRİ OLDUĞUNUN NİŞANI"

Serginin 29 Mayıs'a kadar ücretsiz ziyaret edilebileceğini söyleyen Sönmezocak, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Sergimize gelen misafirlerimize de İstanbul'a dair üstadın iki eserini takdim edeceğiz. Biraz İstanbul onun nostaljisini de yaşatmaya çalıştık. Her sergide dijitali kullanırken aslında üç boyutlu hale de döndürmeye çalışıyoruz. Zihinlere çapa atma gayreti içindeyiz. O yüzden bizi ilk karşılayacak olan bir tramvay. O tramvayda eski İstanbul'u izleyeceğiz. Orada yapıyoruz o yolculuğu aslında biz. O eski İstanbul'un üzerine bir dijital enstalasyonumuz var. O enstalasyon kısmında da üstadın aslında diğer eserleri üzerinde biraz atıf var. 'Her şey akar, dil, tarih, insan...' diyor. Oradaki akışı göreceğiz. İstanbul'la birlikte kendi yok oluşumuzu izleyeceğiz."

Sönmezocak, Necip Fazıl Kısakürek'in İstanbul'la ilgili ilk yazısı "Yad-ı Hazin"i de izleyiciyle buluşturduklarını aktararak, "Babası Fazıl Bey, üstadı dedesinin kabrine götürüyor. O ziyaretten sonra yazıyor bu yazıyı. Bu sergimizde o da izleyiciyle buluşacak. 'Önünde karşı durulmaz bir sel gibi açılacak Ayasofya.' derdi. Ayasofya hiçbir zaman sadece bir taş değil. Buna hepimiz vakıfız, o bir mana, temsil ettiği bir manası var Ayasofya'nın. Ayasofya'nın açılması elbette ibadet yapacak yerimiz kalmadı da Ayasofya lazım gibi bir durum değil. O bir mana ve bir simge. O İstanbul'a sahip Müslüman Türk'ün nişanı. Dolayısıyla Ayasofya'nın açılması İstanbul'un, bir Müslüman ve Türk şehri olduğunun nişanı." değerlendirmesinde bulundu.

SERGİDE ZİYARETÇİLER NECİP FAZIL KISAKÜREK'LE SOHBET EDEBİLECEK

Dijital enstalasyonlarla zenginleştirilen sergi, ziyaretçileri şiirsel bir atmosferde İstanbul'un siluetine ve derinliklerine götürmeyi amaçlıyor.

Sergide bir ilk olarak ziyaretçilere yapay zeka destekli interaktif sistemle Necip Fazıl Kısakürek ile bire bir sohbet etme fırsatı sunuluyor. Bu teknoloji sayesinde Kısakürek'e doğrudan sorular yöneltmek ve onun düşünce dünyasına temas etmek mümkün oluyor.

Kısakürek'in kişisel eşyaları ve hayatının dönüm noktalarını yansıtan fotoğrafların da görülebileceği sergide, oğlu Mehmet Kısakürek'e de özel bir yer ayrılıyor. Touchwall teknolojisi ile yapay zeka bir araya getirilerek ziyaretçiler Necip Fazıl Kısakürek ile oğlu arasındaki ortak hatıralara tanıklık edilebiliyor.

Ziyaretçilerin Necip Fazıl Kısakürek ile sanal ortamda hatıra fotoğrafı çektirme imkanı bulabildiği sergi, 29 Mayıs'a kadar görülebilecek.