Ahmet Yenilmez


Yayın Tarihi:

04 Temmuz 2024 Perşembe 08:13:00

Genel Değerlendirme

Geçen hafta Perşembe günü, yeni Franz Ferdinand kim olacak, diye sormuştum. Franz Ferdinand olayının ardından Osmanlı'nın Dünya Savaşı'na çekilmesi belli bir zaman almıştı. Hatta, o zamanlar İttihat ve Terakki, İngiltere ve Fransa'nın başını çektiği İtilaf Devletleri blokunda olmak için, belli bir çaba sarf etmişti. Lakin, söz konusu ülkeler daha savaş başlamadan Osmanlı topraklarını aralarında paylaşmış olduğu için, kendi bloklarına dahil etmediler. Dört bir yanı ateş çemberi olan Osmanlı ise savaşa, İttifak Devletleri blokunda, yani Almanya yanında girmek zorunda kalmıştı. Tabii, o sürece kadar ne oyunlar ne entrikalar döndü, İngiltere'den sipariş edilen parası ödenen gemilerin teslim edilmemesi, Afrika ve Arap topraklarında çıkarılan provakasyonlar, son olarak da Almanya'dan satın alınıp, daha mürettebatı bile değişmeyen gemilerin Türk Bayrağı çekilmiş vaziyette Rusya'yı bombalamasıyla, resmi olarak Osmanlı, Dünya Savaşı'na sokulmuş oldu.

Dönüp bugüne geldiğimizde, dünya benzer manzaralar taşıyor. Yeni Dünya Düzeni'nin doğudan, yani Çin'den yönetilmesine karar veren küresel parazitler, yeni bir savaşın ardından oluşacak kaosun, yeni düzene zemin hazırlayacağını biliyor ve ona göre dizaynlarını yapıyor.

Çin zaten hem yönetimiyle hem de toplumuyla tam köleleştirilmiş olduğu için, herhangi bir seçim şansının olacağı görünmüyor. Diğer ülkelerde de geçtiğimiz yüzyılın zulümleri dolayısıyla, Batı blokuna karşı doğal bir nefret ve düşmanlık oluşmuş durumda. Rusya ise her ne kadar kendi yağında kavrulup, hegemonyasındaki coğrafyayı korumaya çalışsa da küresel parazitlerin tehditlerini burnunun dibine kadar sokmasıyla, ilk çatışmayı yaşadı ve yaşamaya devam ediyor. Ülke bazında, sıcak savaşın taze tecrübelisi olarak oluşacak senaryoda, aktör olmaması mümkün görünmüyor. Çin ve diğer Doğu blokunda yer alacak ülkeler, her ne kadar Batı'ya karşı hareket ediyormuş gibi görünse de, iç işlerinde küresel parazitlerin emirlerini herkesten çok uyguluyor. Sözde karbon düşürme, küresel iklim krizi, 15 dakikalık şehirler, sözde pandemi anlaşmaları, yapay gıdalar, tarımın bitirilmesi ve ülkelerin varlıklarının uluslararası kartellere satılması gibi uygulamalarda Doğu bloku başı çekiyor.

Buradan da anlıyoruz ki, her ne kadar bu tür insanlık dışı politikalar batıda doğmuş gibi görünse de doğuda çoktan uygulanmış, denenmiş, başarılmış durumda. Özellikle de Çin, küresel parazitlerin dizayn ettiği dijital diktatörlük yönetim biçimi ile pilot bölge seçilmiş durumda. Bu yönetimi diğer ülkelere de bir an önce transfer etme konusunda ise ağızlarının suyu akıyor.

Peki, Türkiye bu işin neresinde? 10 yıldan fazladır Suriye'de Amerika ile birlikte hareket ederek belli bir aşama kaydedildi. Şimdi oluşan konjonktürde ise gerek Suriye, gerek Türkiye, gerekse Rusya gelmekte olan küresel savaşın ayak seslerini fazlasıyla hissetti. Suriye konusunda ilk adımlar Suriye ve Rusya'dan geldi. Batı blokunun neredeyse 100 yıldır dünya ticaretini domine ettiği dolar sistemini Brics ile kırdılar. Rusya'nın kimseye eyvallah etmeden dolar sisteminin sonunu getirecek olan Brics'i ısrarla ayakta tutması sonucu bir çok ülke bu sisteme dahil oldu. Zaten batıyı batırıp, doğuyu doğurmak isteyen küreselciler de benzeri bir politikada olduğundan dolayı batıdan pek fazla direnç gelemedi.

Son olarak da Brics'e Türkiye davet edildi. Türkiye de dahil olmaya hevesli. Fakat bunun için Brics ülkeleri ile arada anlaşmazlıkların çözülmesi gerekliydi. Yani Suriye ile Türkiye'nin arasının düzelmesi gerekiyordu.

Suriye adımı atmış, Rusya arabuluculuk yapmıştı ki, Türkiye'nin hakim olduğu Suriye coğrafyasında ayaklanmalar ve Türk askerine saldırılar başladı. Aynı anda Türkiye içinde de Suriyeliler ile Türkler arasında fitil ateşlendi. İkisinin de aynı anda ve bu olayların üzerine olması failini çok düşünmeye gerek bırakmayan bir durum.

Bazen evdeki hesaplar çarşıya uymaz. Zamanında Rusya ile Türkiye'nin beraber hareket etmeye karar vermesi ile hem savaş uçağı düşürülmesi hem de büyükelçiye suikast yapılması gibi, tekrar iki ülkeyi uzaklaştıracak provokasyonlar yapılmıştı. O olayların sonuçlarına bakacak olursak iki ülkenin ilişkisine zarar vermediği gibi daha da yaklaşılmasını sağladı. Bu olayların sonucunda da benzeri manzara oluşması muhtemel görünüyor.

İleride oluşabilecek bir küresel mücadelede Türkiye resmi olarak tarafsız görünse de kader yeni dünya düzeninin baş ülkelerinin çıkacağı doğu blokuna yaklaştırıyor gibi görünüyor.

Bütün bu senaryoları ise bir tek olayın durdurma ihtimali var. Eski Amerikan Başkanı Trump'ın tekrar seçilmesi. Yaklaşan Amerika seçimlerinde Trump alacak gibi...Trump'ın seçilmesi ihtimalinde, Rusya ile Amerika'nın arası düzelir. Yeni gözde Çin, ticari olarak iyice yalnızlaştırılır. Ortadoğu ile sorunları tekrar çözüp küreselcilerin tüm senaryolarını boşa çıkaracak gibi görünüyor. Tabii, eğer Simpsonlar, Trump hakkında da haklı çıkmazsa. Kalın sağlıcakla.