Doğan Sarıbeyoğlu


Yayın Tarihi:

04 Temmuz 2018 Çarşamba 01:00:00

Terim devam etmeli

Aklımda kaldığına göre kısa bir süre için anlaşma yapmıştı. Dördüncü olacak takımı şampiyon yapıverdi. Başkanımız devamına evet diyeceğini düşünüyorum. Şampiyon yapan teknik direktöre kapılar açık tutulmaz, Galatasaray sevdalısı bir hoca, kulübümüzün divan kurulu üyesi başka bir kulüpte teknik direktörlük yapmamış karakterde. Türkiye’de bu işi en iyi yaptığına inandığımız hoca. Florya’da otoritesine hayran kalırdım. Yanlış nefes bile alamazsınız onu olduğu yerde. Basın mensuplarımızın bir kısmı Terim’e kafayı taktılar. Otoritesi onlara ters geldiği içinde devamlı gazetelerde yayın yapma çirkinliği yarattılar. Zaman gelip geçti ne oldu, saldıranların değeri futbol piyasasında azalırken Terim’in değeri artmakta. Transferlerde onun aldıkları futbolcular da sakatlık her açıdan olmaz. Aysal dönemindeki arka arkaya gelen şampiyonluklar Terim geri gelince başarılar tekrar başladı. Şampiyonluklara devam etmekten vazgeçilmez…

DÜNYA FUTBOLU

Avrupa ve Güney Amerika kulüplerinin başarıları olanlarını 60 yıldır izliyorum, Avrupa’da futbol egemenliğini yaratan ülkeler İngiltere, İspanya, Fransa, İtalya, Hollanda olmuştur. Şampiyon olanları çok değildir. Güney Amerika’da Brezilya, Arjantin, Uruguay kupalarda söz sahibi olan ülkeler oluyorlar. Asya’dan Afrika’dan, Kuzey Amerika’dan kupayı kazanan olmamıştır. Türkiye bu şampiyonalarda bir defa Mustafa Denizli şampiyon takımlar kupasında bir defa final gurubuna futbolumuzu taşımıştı. Terim’de zamanında UEFA’dan kupa kazanıp getirmişti. Türkiye son yıllarda futbolda hem ulusal hem de kulüp takımlarımızda gerileme yaşamaktadır. Turnuvaların final guruplarda yer alamamaktadır. Futbolda başarıları azalan ülkelerin sayısı az değildir. İtalya, İspanya, İngiltere, Hollanda hatta Belçika bile eski yıllardaki gibi üst düzeydeki konumda değiller. Futbolun keyif verici oyuncuların bir hayli çoktu, Eusebio, Maradona, Pele, Beckenbauer, Muller, Dino Zoff, gibi daha çok futbolcular vardı. Yazmaya kalksam spor sayfasında yer kalmaz. Bunlar herkesin hafızasında olanların bir kaçıdır. Bizim mazimizde Lefter, Metin Oktay, Recep, Turgay, Can Bartu, Şükrü Gülesin gibi değerli yeteneklere sahip olanlar az değildi. Bunlar futbolu ileri yaşlarına kadar oynayanlardı. Şimdinin en yeteneklisi Arda Turan ama gel gör ki yukardaki isimler gibi futbol sevdasına sahip değil. Saha içinde gerekli performansını gösteremez oldu. Dünya futbolunda maalesef artık yerimiz yok. Gelişebilmemiz bile mümkün değil. Ulusal takımların varlığını oluşturan üç büyüklerde artık yabancılar oynamakta bazen on yabancı ile sahaya çıkıyorlar. Süper Lig böyle bir konumda ama gel gör ki alt yapıyı oluşturan bütün ikinci gurupta da durum aynı ecnebiler ekseriyette. Dünya futbolunda eski starlar yok artık. Olmayacakta, Futbol spor olmaktan çıkartıldı, ticarethaneye dönüştürüldü. İki yılda kasasına 7 milyon euro koyanlar artık ulusal takımların maçlarında sakatlanma korkusuyla koşmuyorlar bile. Hani bu dönemin Messi’si, Ronaldo’su, gibi süper starlar maçlarda gezinip duruyorlar. 

FUTBOLDA TRANSFERLER

Futbolda ülkemizde kulüplerimizi futbolu bilenler değil, kasalarında paraları olanlar yönetmekte.  Futbolu sevdiği için değil, kısa zamanda tanınmış olmak isteyenler, başkanlığın getireceği nimetlerden yararlanmak isteyenler, parasal sıkıntının boyutlarını aşabilme gücüne sahip olanlar, bilmedikleri futbolun peşinden koşturup dururlar. Transferlerde çok kaliteli futbolcular alabilirsen taraftarlarının gözdesi oluverirler. Gazetelerde isimleri her zaman spor sayfasında oldukları içinde nereye giderlerse gitsinler ilgi ve alaka görmekteler. Şimdi transfer zamanı geldi. Başkan ve yöneticiler önce teknik direktör arayacaklar, idarecilerin ilk şartları transferde teknik direktörlerine kaç para harcayacaksın ilk sordukları soru oluyor. Başkan ve yöneticiler az parayla kuvvetli bir kadro kurulmasını isterler, teknik direktörler görev alabilmek için peki derler, sezon boyunca da başarısızlıkta kendilerini kurtarmanın çaresini bulurlar, teknik direktörün işine son verilince başkan ve yöneticiler rahatlarlar, yeni gelenler de aynı konumda olurlar, devre sonuna böyle gelenler borçlar biriktiği için çareyi para eden futbolcuları satmakta bulurlar. Oradan gelen para ile yeni kadro için hangi futbolcunun alınacağına karar verenler başkan ve teknik direktörlerdir, başkan az para ile iyi iş ister. Teknik direktörlerde çok para ile transfer yapmak isterler, anlaşamazlarsa başkan başka hoca aramaya başlayacağını söyler, sonuç başkan galip gelir. Menajerlerde bu arada devamlı kulüplerle ilişki içerisinde olurlar, teknik direktörle bazen de idarecilerle ilişkiyi arttırırlar, onlarında gelir kaynaklarının transferlerde olduğunu bildiklerinden çok koşturup dururlar. Şimdi tam futbol piyasasının çalışmakta olduğu günlerdeyiz. İkinci hamlede aralık ayında olacağı için menajerler hangi kulüp zordaysa onun yanında dolaşıyor olurlar.