Kayahan Uygur


Yayın Tarihi:

11 Ağustos 2017 Cuma 00:00:00

ABD kendini koruyabilecek mi?

ABD ile Kore Demokratik Halk Cumhuriyeti (Kuzey Kore) arasındaki gerginlik bundan öncekilere hiç benzemiyor. Amerikalılar korkuyorlar ve korkmakta da haklıdırlar. 15 Temmuz’u yapan, FETÖ’yü barındıran ve sınırlarımızda bir PKK devleti kurmak isteyen ABD’nin bu korkusu birazcık onur ve haysiyeti olanları açıkçası pek de üzmemeli. 


Kore’nin bağımsızlık savaşı 
Kore eski ve önemli bir uygarlık merkezidir. Türkler, Orta Asya’ya gelmeden önce Kore’nin Kuzey Batı’sında otururlardı. Eski Kore krallığı 1910 yılında Japonlar tarafından işgal edildi. Bu saldırı Batı tarafından destekleniyordu, çünkü o bölgedeki Japonya-Çarlık Rusya’sı geriliminde Batılılar Rusya’yı parçalamak için Japonya ile ittifak yapıyorlardı. Rusya’daki Yahudileri kurtarmak bahanesiyle Dünya Siyonist Kongresi ve etkili olduğu finans çevreleri Japon İmparatoru’na kesenin ağzını açmışlardı. 
İkinci Dünya Savaşı’nın sonuna kadar Japon işgalinde kalan Kore, savaştan sonra Amerikan ve Rus nüfuz bölgelerine ayrıldı. Ama Kore halkı bunu dinlemeyerek 1945 yılında başkenti Seul olan bir bağımsız devlet kurdu. ABD ise Japonya’ya alelacele atom bombaları atıp savaşı erken bitirerek Asya toprağına ayak bastı ve Kore’ye asker çıkartıp bu devleti yıktı. O dönemde kendi iç sorunları bulunan Çin ve Rusya buna direnemediler. 


Savaş bitmedi 
Çin’in 1949 yılında bağımsızlığına kavuşmasından önce bölgede dengeler değişmeye başladı. Kim-il Sung 1948 yılında Kuzey’de bağımsız Kore devletini yeniden kurdu. Güneyde işgali sürdüren Amerikalılar, 1951-1953 yılları arasında binlerce insanın hayatını kaybettiği bir savaş başlattılar. Türk askerinin de Amerikalılar tarafından canlı kalkan olarak kullanıldığı bu savaşta Kore halkı kahramanca direndi ve ülkesinin yarısından fazlasını elinde tutmayı başardı. 
Burada çok önemli bir nokta vardır, Kore Savaşı bir barış anlaşmasıyla değil, sıradan bir ateşkesle noktalanmıştır. Yani Kore halkının emperyalist işgalcilere karşı verdiği milli kurtuluş savaşı halen devam etmektedir. Çanakkale Savunmasını, İstiklal Savaşı’nı ve 15 Temmuz Direnişi’ni yapmış bir halk Kore konusunda Amerika’nın karşısındadır. Kuzey Kore’nin rejimi bu konuda bir bahane olmamalıdır, her ülke kendi rejiminden sorumludur ve ulus devletlerin içişlerine karışanlar Ortadoğu’da defalarca görüldüğü gibi hep felaketlere yol açmışlardır. 


ABD’nin kritik durumu 
Kore’de ateşkes ilan edilen 1953’ten bu yana köprülerin altından çok sular akmıştır. Asya’da Çin ve Hindistan gibi iki dev doğmuştur. Komünist kampın yükünü sırtından atan Rusya yeniden toparlanıp bir askeri güç haline gelmiştir. ABD’nin eski gücünün ise yerinde yeller esmektedir. 
ABD’li yetkililer Kuzey Kore’yle olan gerginlik konusunda halkı yatıştırıcı konuşmalar yapıyorlar. Amerikan Ordusu’nun sözcüleri Kuzey Kore’den gelecek füze saldırılarını etkisiz kılacak bir hava savunma sistemine sahip olduklarını söylüyorlar. Oysa askeri uzmanlar tam tersi düşüncedeler. Bilgisayar testlerinin hiçbir şeyi kanıtlamadığını, son 18 yılda yapılan 40 Milyar dolarlık harcamanın işe yaramayabileceği üzerinde duruyorlar. 


Göz boyama 
ABD Ordusu’nun eleştirilere cevap vermek için alelacele yaptığı gerçek bir denemenin ise sadece tek bir füze üzerinden ve gündüz yapılmış olması kafa karıştırıyor. Uzmanlar, “Kuzey Kore saldıracaksa çok başlıklı füze kullanacaktır ve ordunun deneyi göz boyamadır” diyorlar. Pentagon’un bu eleştirilere yönelik cevabı ise “Kuzey Kore tehdidi ciddi değildir” şeklinde olmuş. 
Reuters ajansının bildirdiğine göre Kuzey Kore ABD’ye doğru yol alan çokbaşlıklı füzelerine “füze düşürücü füzeleri düşürebilen” ek başlıklar koyabilecek güce sahiptir ve bu ihtimal düşünülmemiştir. Laura Grego adındaki uzman Kuzey Kore’de savunma füzesi düşürücü başlıkların yanısıra hedef şaşırtıcı füzeler de bulunmaktadır diyor ve ve bunların kullanılması halinde ABD’nin işinin oldukça zor olacağını belirtiyor. 


Ekonomik durum riskli 
Bu konular yatırımcılar tarafından dikkatle izlendiğinden ABD’nin Kuzey Kore’yle muhtemel çatışmasından doğacak riskler hakkında ekonomi ve finans alanında da kuşkular başlamıştır. Üstelik Pasifik’in iki yakası arasındaki gerginlikte şimdiye dek hiç görülmemiş bir gelişme yaşanmaktadır. 
Önceleri bu tür bölgesel bir olayda çevre ülkelerdeki yabancı sermaye ürkerek ABD’ye kaçar ve bölge ülkeleri ekonomik açıdan zarar görürdü. Şimdi zarar gören ABD ve müttefikleri olmuş, borsada düşüşler gözlenmiş, Kuzey Kore’nin yandaşı Çin’de ise bir sorun yaşanmamıştır. Bunun nedeni açıktır, artık dünya dengesi ABD’nin aleyhinedir, Çin ve Rusya’nın ortak davranmaları halinde ABD’nin işi askeri bakımdan bitiktir. Dolayısıyla ürken para artık ABD’yi tercih etmemektedir. 


Trump’a uyarı 
ABD’nin durumu o kadar vahimdir ki milliyetçi söylemleriyle tanınmış Senatör John McCain bile Trump’a “Sakin ol, yüksekten atma” demiştir, tehditlerini gerçekleştirmeye gücü yetmeyen ABD’nin itibarı her gün biraz daha sarsılmaktadır. Kamu borcu resmen 20 trilyon dolara yükselmiş bulunan ABD’nin savaşacak mecali yoktur. Algı operasyonları ve ABD’de parası olan Suudiler gibi sözde İslami devlet yöneticilerinin desteği sayesinde ayakta kalabilmektedir. 
Asya’nın iki yakasında bağımsızlıklarına düşkün iki ülke olan Türkiye ve Kore’nin kaderlerinin çakışması ilginçtir. ABD yükseldiği yerden batacak ve bu da ana kıtanın kurtuluşu olacaktır.