Yayın Tarihi:
23 Haziran 2024 Pazar 09:06:00
Gazze Bezi (Gazlı Bez)
Gazze... Tarihin, kültürün ve direnişin sembolü olan bu topraklar, sadece savaş ve yıkım hikayeleriyle değil, aynı zamanda umut ve yaşam mücadeleleriyle de dolu. Bu mücadelelerden biri de, yıllar boyunca Gazze'nin meşhur incecik, seyrek dokumalı tülbent bezi olan gazlı bezin hikayesidir.
Bazı kaynaklara göre, Filistin'de yer alan Gazze' den köken almaktadır. Orta Çağ' da dokumacılıkta oldukça ilerlemiş bir bölge olan Filistin'de, ipekten dokunan ve gazzatum adı verilen ince bir kumaştır. Hristiyan olmayanlarla ticaretin yasaklanmış olmasına rağmen, 13. Yüzyılda Avrupa'ya ihraç edilebilmiştir.
Bir zamanlar, Gazze'nin sokaklarında gezerken, her köşede, her dükkânda görebileceğiniz gazlı bez, halkın gündelik yaşamının vazgeçilmez bir parçasıydı. Bu bezler, incecik yapısı ve hafifliğiyle ünlüydü; öyle ki, adeta dokunduğunuz da elinizde eriyecekmiş gibi hissederdiniz. Gazze bezi olarak bilinen bu zarif kumaş, zamanla "gazlı bez" adını aldı ve dünyanın dört bir yanına yayıldı.
Ancak, günümüz Gazze' sinde durum çok farklı. Gazlı bezin anavatanında, ameliyatlarda kullanılacak bez bile kalmamış durumda. Sağlık sisteminin çöküşü, ambargolar ve sürekli devam eden çatışmalar, halkı temel tıbbi malzemelerden mahrum bırakmış durumda. Bu trajik durumu en iyi anlatan kişilerden biri de göğüs cerrahı Dr. Raed Al Arini'dir.
Dr. Raed Al Arini, Gazze' de çalıştığı hastanede yaşadıklarını anlatırken, gözlerinde hem derin bir üzüntü hem de güçlü bir direnişin izi var. Doktor, "Ameliyatlarda gazlı bez bulamıyoruz. Kanamayı durdurmak için, çaresizce alternatif yollar arıyoruz. Bazen, bir hastanın hayatını kurtarmak için en basit tıbbi malzemelere bile ulaşamamak, insanın yüreğini parçalıyor." diyor.
Bir sabah, Dr. Al Arini'nin hastanesine genç bir adam getirildi. Ağır yaralıydı ve acilen ameliyata alınması gerekiyordu. Ameliyat masasında, kan kaybını durdurmak için gerekli olan gazlı bezler yoktu. Dr. Al Arini ve ekibi, yılların tecrübesiyle ellerindeki kısıtlı malzemelerle, mücadele etmek zorunda kaldılar. Çaresizlik içinde, buldukları her şeyi kullanarak kanamayı durdurmaya çalıştılar.
O anlarda, Dr. Al Arini'nin aklından geçenler, bir doktorun yaşadığı derin vicdan azabı ve çaresizlikti. "Bir zamanlar Gazze'nin gururu olan bu bezler, şimdi yokluk içinde ameliyatlarda kullanılamıyor." diye düşündü. Her dikişi atarken, her damla kanı durdurmaya çalışırken, içindeki öfke ve umutsuzluk daha da büyüdü.
Gazze'nin bu trajik hikayesi, sadece bir doktorun yaşadığı zorluklarla sınırlı değil. Her gün, binlerce insan, temel sağlık hizmetlerine erişim mücadelesi veriyor. Gazze'nin gazlı bezi, bir zamanlar yaşamın ve sağlığın simgesiyken, şimdi yokluk ve umutsuzluğun sembolü haline gelmiş durumda.
Ancak, tüm bu zorluklara rağmen, Gazze'nin insanları hala umut dolu. Her sabah, yeni bir güne başlarken, içlerindeki direniş ruhu ve dayanışma duygusuyla ayakta kalmayı başarıyorlar. Dr. Al Arini gibi doktorlar, her gün verdikleri mücadeleyle, Gazze'nin bir gün yeniden ayağa kalkacağına inanıyor.
Gazze'nin gazlı bezi, sadece bir tıbbi malzeme değil, aynı zamanda bir direniş hikayesi. Bu hikaye, umut ve mücadele dolu. Gazze'nin sokaklarında yeniden gazlı bezlerin dokunacağı, ameliyat masalarında hayatların kurtulacağı günlerin geleceğine inanmak, belki de en büyük direniştir. İnşallah, bu direniş bir gün meyvesini verecektir. Ama, o güne kadar çok kayıp olacağı da kesindir. Hayırlı Pazarlar...