Prof. Dr. Mehmet Çelik


Yayın Tarihi:

06 Aralık 2019 Cuma 08:00:00

Bir NATO toplantısının ardından

Her NATO toplantısının ardından tüm dünya basınında birçok şey yazılır-çizilir.
Genellikle de her NATO ülkesinin medyası ve yazar-çizer takımı, farklı gözlüklerle, farklı noktaları öne çıkararak yazar-çizerler!
Bu son toplantıda da aynı minval üzere herkes farklı gözlüklerle yazdı-çizdi.
Görsel haberlere ise magazinsel görüntü ve yorumlar damga vurdu.          
Kraliçe’nin farklı ülkelerin devlet adamlarının her birinin elini sıkması, farklı farklı, akla hayale gelmeyecek şekilde yorumlara sebep oldu…
Trump’ın hal ve tavırları, Macron’un yüz hatları- mimikleri, Merkel’in bakışları, Boris Johnson’un laubali tavırları… Evet bütün bunlar fazlasıyla öne çıkarıldı…
Hatta Trump’ın basın toplantısını iptal edip, İngiltere’den ayrılması bile, çocukların küserek bir yeri terk etmesi kıvamında bazı medya organlarında yer aldı!.. Özellikle de İngiliz medyasında!..
Bu magazinsel yaklaşıma karşın, NATO’nun sonuç bildirgesi kamuoyunun merakını celp etmediği gibi, ilgisini de çekmedi!..
Kim, kime nasıl baktı… Kim, kime arkasını döndü… Kim kimin elini sıkmadı… v.s. v.s.  
Halbuki Ortadoğu’da, Kuzey Afrika’da kanayan yaralar, akıtılan gözyaşları… İsrail’in Filistin’de ayyukaya çıkan yeni plan-projeleri, ABD’nin Ortadoğu’ya 12.000 yeni asker göndermesi, Akdeniz’de ısınan sular, İran ve Irak’taki yeni gelişmeler ve tabi Ortadoğu’daki terör örgütlerinin geleceği ve Türkiye’nin tutumu!..
Çin ve Rusya’nın bu toplantıya ve alınan kararlara tepkileri…
Evet, bir çırpıda akla gelen bu ana başlıklar hakkında en ciddi medya organlarında bile tatmin edici bilgiler yer almadı!..
Tamam medya toplantıyı ağırlıklı olarak magazinsel görsellerle verdi, peki toplantıda yukarıda vurgulanan önemli konular görüşülmedi mi, derseniz, elbette görüşüldü…
Sonuç bildirgesine de konuldu!.
Hayata geçirilir mi, sorunlara çözüm odaklı reçeteler hazırlanıp, gereği yapılır mı?..
Buna evet demek, biraz zor!..
Batı’nın siyasi, ahlaki, iktisadi ve kültürel genetiği penceresinden bakarsak, imkansız derecede zordur!..
Şu gerçek unutulmamalı:
NATO, Batı emperyalizmin silahlı gücüdür!
Görevi, sadece ve sadece Batılı ülkelerin çıkarlarını korumaktadır!..
Son bir soru:
Peki, biz niye girdik şu NATO’ya?..
Cevap: Sovyetlerin işgali, bizi komünistleştirecekleri korkusundan!..
Bu yalanı biz uydurduk, toplumumuzun bu yalana inanmasının iyi olacağına inandık!
Peki gerçek?
Gerçek şu:
Batı’nın şerrinden emin olmak için NATO’ya girdik!..
Bu gerçeği onlar da biliyor, biz de!
Bu nedenle onlar bizi bir parçaları değil, üyesi olarak kabul ediyorlar, biz de öyle olduğumuzu biliyoruz ama, onlara yutturmak için biz sizin bir parçanızız diye bağırıyoruz!