Ömer Özkaya


Yayın Tarihi:

04 Şubat 2019 Pazartesi 08:00:00

ABD dolarının büyüsü ve gücü

Türkiye’de son 15 yıldır doların sırları ve dolar üzerinden yapılan “büyü”lerle ilgili bir hayli efsane üretilerek dolar biraz daha “tanrılaştırıldı”. Doların sırları ve büyüsü ile paranın sırları ve büyüsü karıştırılınca ve ekonomik, finansal, ticari, mali teknikler ve gizler göz ardı edilip muhasebe denilen önemli bir bilim dalı pek bilinmeyince ortaya “tanrılar üstü” bir “dolar” profili çıktı. 

Oysa İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra İngiltere, Fransa, İtalya, İspanya ve Almanya’nın paraları, ekonomileri gibi yerle yeksan edilmiştir. Bu ülkelerden küresel bir rezerv para çıkması bu bağlamda zaten mümkün değildi. Doları küresel para liginin lideri yapan İkinci Dünya Savaşı’nın galibinin ABD olmasıdır. 

ABD’nin sırları konusunda son dönem Dan Brown zaten gerekli şalı çekti ve ABD’nin çok derin bir ideolojik perspektifle inşa edildiğini ve kutsal bir devlet olarak kurgulandığını ortaya koydu. 

ABD ve doların arkasında çok uzun bir mazinin birikimi ve sırları kadar akıl almaz bir çabanın olduğu zaten konuyu bilenler açısından pek de şaşırtıcı değildir. 

Avrupa’daki güç merkezleri İkinci Dünya Savaşı'nda çökünce uzun süredir hazırlanan ABD’nin küresel siyaset ve ekonomide sahne alması ve devasa ordusu, gerçekten çok ince ve güçlü bir şekilde kehanetler içeren ve her milimi sihirle dokunan dolar, giderek altından bile güçlü bir kâğıt madene dönüştü. 

Çeşitli metalleri altına çevirme bilimi olarak bildiğimiz simyanın da ötesinde ve çok daha ileri bir ilimle “kâğıt” dolar, altın ve tüm kıymetli madenlere dönüştürülerek “simya ilmi”nin içi boş bir efsane olmadığı da ifşa edilmiş oldu. İktisat tarihi incelendiğinde böylesi bir “kâğıt”tan “tanrılar üstü” güç üretimi gözlemlenmiş değildir. Oysa görüldüğü gibi doları dolar yapan üstündeki sembollerin kehanet gücü kadar ardındaki gizemli akıldır. Bu gizemli akıl analiz edildiğinde de karşımıza insanın aklının ve vizyonunun almayacağı, kadim bilgilerin motive ettiği “ilahi” yoğunlaştırılmış rafine bir “çaba” çıkmaktadır. 

Evreni sürekli rasat eden ve NASA’dan da etkili analiz teknikleri ile donanmış ve kadim zamanların kadim sırları ile evreni ve dünyayı an be an gözlemleyen ve “kehanetleri” küremizin en üstün silahları haline getirenlerin birden çok seçenek üretmeleri de zaruridir. 

ABD’nin ve doların olası çöküşü üzerine yazılan senaryoların Türkiye boyutundakiler hayli basittir. Fakat bu “olası” çöküş olasılığı üzerine 1950’lerden beri çalışan iktisadi akıl, ticari zekâ, mali deha ve bankacılık pirleri vardır. Onların ABD doları ile ilgili senaryoları, öngörüleri ve vizyonları doğal olarak “inanılmaz” boyutlardadır. 

Dolayısıyla “şeytanın” gör dediğine takılanlar, sembollerin dilini anlamaya çalışırken ve tam da istendiği gibi sembolleri ifşa etmeye çalıştıkça ona güç ve ruh enjekte edenler; varlık, ruh, yaratıcı, yaratılan, evrenin ve zamanın dinamikleri, insan, rakamlar, semboller ve harfler gibi temel kavramları henüz “bilmiyorlar”. 

Cahilliğin beslediği ilim ve bilim, nükleer güçten öte bir iktidar kazanır. Çünkü cahilliğinin idrakinde olmayanlar ilimi ve bilimi sürekli rafine hale getiriler. Böylece ilimin ve bilimin gücü daha da artar. Hele bu cahilliğe ilimle ve bilimle de derinlik kazandırılmışsa, ilim ve bilim erbabı için aklın ve gücün sonsuzluğuna kapı açılmış demektir. Dolayısıyla ABD’nin ve ABD dolarının gücü ve sırrı, kadim ve gerçek ilim ve bilim sahiplerinden geliyor olamaz mı? 

“İlim Çin’de de olsa gidip alınız” diyen peygambere sahip insanlar ilimin ve bilimin dini olmadığı gerçeğinin altını çizen peygamberimizi dinlemezlerse, ilimi ve bilimi ellerinde tutanlar ve bunun da hakkını verenler güç, dolar ve türlü iktidar içinde yüzmezler mi? 

Kâğıttan ABD dolarının altın gibi tüm kıymetli metallere gözümüzün önünde dönüştürülmesine rağmen hala simya ilmini tartışan “bilim ehline” ABD dolarının matadorun elindeki pelerin olarak da kullanılabileceğini nasıl anlatalım? Sonuç olarak simya ilmi aşılmıştır. Paranın hâlâ nasıl bir olgu olduğu anlaşılamamıştır. 

Bunu anlayan kadim Çin ve Türk kültürünü inceleyenler de nereye yoğunlaşacağını bilmektedir. 

Parayı para, altını altın yapan akıldır.