Ömer Özkaya


Yayın Tarihi:

08 Kasım 2018 Perşembe 00:00:00

İbrahim, bu senaryoları yazanlar kimler? 

Bir yazımızda “Batı'nın kendi içindeki güç ligi oluşmadan dünya durulmaz” diye bir hüküm cümlesi kurmuştuk. Küresel tüm gelişmeleri bu eksende değerlendirmek işlevsel olacaktır. 

Batı’lı ülkelerin “muhasebe sistemleri”nde; siyasal, ekonomik, finansal, mali, ticari, askeri, istihbari ve diplomatik açık verme ve yeni paylaşım alanlarından payına düşeni alamama durumunda alarm zili mutlaka çalar. Diğer gelişmeler bu bağlamda teferruat ve genel durumun iç dinamikleri olarak görülebilir. 

Macron’a suikast hazırlığı bağlamında son 10 yılda Fransa’da meydana gelen terörist saldırılar ve toplumsal olaylara bakılsa, politikacılara, işadamlarına ve kanat önderleri ile birlikte sanatçılara medyada açılan kampanyalar incelense, “savaş”ın tüm cephelerde yoğun ve çok planlı bir şekilde yürütüldüğü de analiz edilecektir. Dolayısıyla önümüzdeki günlerde Batı’da ve dünyada gelişecek olayları hangi açılardan değerlendirmek ve neler olacağını öngörülebilmek proaktif olabilmek için önemlidir. 

İslami Asya ve Afrika’da olanlar ve olacaklar tarih boyunca Avrupa başkentlerinde ve aristokrasisinde gerçekleşebilecek tüm olayların daima öncülü olmuştur. Suudi Arabistan, Mısır, Libya, Nijerya, Sudan, Somali, Irak, Suriye, İran, Türkiye ve Rusya, Batı’daki egemen çevreler tarafından an be an izlenmektedir. Çünkü geniş anlamda “güvenlik” kavramı söz konusudur. Bu bakımdan tüm dünya artık bir satranç tahtasına dönüşmüş durumdadır. 

Sadece Akdeniz’deki enerji bazlı rekabet analizi, geleceğin tarihini gün gün yazmaya imkan verecek veri setlerinin önemli bölümünü karşılamaktadır. Yenilenebilir enerji kaynaklarının neden birden stratejik hale geldiğini anlamak için Basra Körfezi ve Akdeniz’e bakmak kâfidir. 

Dünyayı döndüren dinsel, enerjik, siyasal, ekonomik ve askeri miller, Doğu Akdeniz merkezli olagelmiştir. Tek tanrılı semavi dinler atlası yönümüzü mutlaka İslami Asya’ya, çok tanrılı dinler atlası da Delhi ve Şangay’a dönmeyi gerekli kılmaktadır. İngiltere’nin güneş batmayan imparatorluğunu bu açıdan irdelediğimizde zaten ihtiyaç duyulan veriler ortaya çıkmaktadır. 

Suudi Arabistan’da, Mısır’da, Libya'da, İran'da, Irak’ta, Suriye’de, Cezayir’de, Somali'de, Afganistan'da, Rusya'da ve Türkiye’de bir şeyler oluyorsa Batı başkentlerinde ciddi gelişmeler var demektir. Bu zaten son üç yüzyılı açıklayan bir uluslararası ilişkiler aforizmasıdır. 

İnsan hak ve özgürlükleri kavramının siyasal dolaşımından önce dünyada olacakları İncil’e yani Hıristiyan din adamlarının seyahatlerine bakarak anlarmış bir çok ezoterik okul. Bugün ise “demokrasi”nin ve Trump’ ın demeçleri aynı işlevi görmektedir. Özet olarak Avrasya ve Afrika’da çarşı karışıyorsa, Batı’da premier siyasal ve ekonomik ligde üst sıralar yarışı çok çekişmeli geçmektedir, çarşı da bundan karışmaktadır. Bu bakımdan tereyağı üretimi kültürü olanlar ve ateşin dinamiklerini bilenler ile ileri düzeyde demografik analiz yapanlar, ciddi siyasal ve ekonomik sırlara vakıftırlar. 

16. Yüzyıl’da en kritik bilgi, gemilerin yolcuları ve rotaları idi. Bugün de küresel ulaşım ve iletişim araçlarının yolcular listesi ve rotaları yani trendler, dünyanın en stratejik sırlarını oluşturmaktadır. 

Sonuç olarak şair Asaf Halet Çelebi’nin bir şiirindeki “İbrahim, gönlümü put sanıp kıran kim” sorusunu bugün “İbrahim bu senaryoları yazanlar kimler” diye güncelleyebiliriz. 

Bir millet için yapılması gerekenleri bilmek basittir: Çocuk büyüdükçe yaptıklarınıza ve onun istikbali için aldığınız önlemlere bakmak kâfidir.